Sözlü kültürden elektronik kültüre
Ok, oku, okı, okuntu, okuylu sözcükleri bilindiği gibi “davetiye, mektup ve tezkere” anlamında kullanılan öztürkçe sözcüklerdir. Anadolu’nun pek çok yöresinde 1970’lere kadar kullanılan bu ve benzer sözcükler hızla günlük konuşma dilimizden uzaklaşmıştır ama halkın ortak belleğinde hala yaşamaya devam etmektedir. Da’vetiye ise bilindiği gibi Arapça da’vet sözcüğünden türetilen (da’vet-da’vetî yani davetle ilgili’den Türkçe’de türetilmiş) bir sözcük olup bir toplantıya, bir etkinliğe, bir yere çağırmak anlamlarını taşır. Bir de da’vetnâme var tabii. Burada da işin içine Farsça giriyor ama davetiye kadar yaygınlaşmıyor bu sözcük. Bugün hala Anadolu’nun bazı yörelerinde kullanılan sözcüklerden önce okuntu (davet/davetiye ve hediye) ile okuyucu (düğünlerde, çağırıcı, davet edici) karşılığı kullanılan kelimelerinin kökenine bakalım. Sözcüklerin kökeni ile farklı görüşler öne sürülmektedir. Kubilay Fener (https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2183142) bu konuyla ilgili makalesinde görüşleri üç grupta toplamaktadır:
*Birinci grup; okı- fiilinin savaş aleti okun davet etme geleneğinden kaynaklanarak {+I-} isimden fiil yapım ekiyle türediğini düşünenler,
*İkinci grup; okı- fiilinin ok kökünden türemediğini, doğrudan okı- köküne dayandığını düşünenler,
*Üçüncü grup; çalışmalarında herhangi bir fikir belirtmeyenler..”
Peki sözlüklerimizde neler yazılmış sözcükler açıklanırken? Orta Türkçe Sözlükte (k harfinin altında nokta olacak yani kalın k ile söyleniyor) okı=çağırmak ve okumak anlamlarında, okın= okunmak, çağrılmak, okıcı veya okığcı=davetçi, tellal, okuğsa=davet etmek,istemek, çağırmak, okun-okunmak, çağrılmak, davet edilmek karşılığında kullanılmaktadır. (Bayat, 2008:375,376) Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlüğünde okumak sözcüğü on maddede açıklanmış olup, onuncu maddesinde halk ağzında “Bir yere çağırmak, davet etmek, okuntu göndermek olarak açıklanmaktadır. (Türkçe Sözlük, 2019: 1793). Ayverdi’nin Misalli Büyük Türkçe Sözlüğünde okutmak sözcüğünün karşısında “Eski Türkçe Halk ağzındaki bir anlamı da “çağırtmak, davet etmek” yazılmıştır. (Ayverdi. 2011:947). İsmet Zeki Eyüpoğlu’nun Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğünde halk ağzında oku (çağrı), okuma (düğüne çağırma), okuyucu (düğüne çağırmakla görevli kimse), okuntu (bir toplantı için gönderilen çağrı ve düğüne çağırmak için gönderilen armağan).. olarak açıklanmıştır. (Eyüpoğlu, 2004:503).
Amacım sözcüklerinin etimolojisini incelemek değil elbette. Sadece Ülkemizin birçok yöresinde karşımıza çıkan öz Türkçe okuntu/ohuntu (h boğaz h sesi altında nokta olacak) adı verilen sözlü davete ve bu daveti ileten okuyuculara ilgi çekmektir. Yıllarca önce okuduğum Sadi Yaver Ataman’ın “Eski Türk Düğünleri” eserinde düğün bölümünde bir dip not gördüm. Düğünün başlamasını “okunan davetli kalabalığı huzurunda şenlikle” başladığından söz ederken “okunan” sözcüğünü dip notla açıklamak gereği duymuş. “Burada okuma; davet anlamındadır. Okuyucu denilen kadın, kapı kapı dolaşarak hatırı sayılır kimseleri “düğünümüze buyrun” diye davet ederdi” diye açıklamıştır. (Ataman,1992:11). Bu cümlelerini okuduğumda “20. Yüzyılda Gaziantep Eğlence Hayatı” kitabım üzerinde çalışıyordum ve bu sözcük kaynak kişiler tarafından çok ama çok kullanıyordu. Sevindim, heyecanlandım. “Aaaa Gaziantep’te hala biliniyor bunlar.. Öz Türkçe ne güzel!” dedim. Çünkü yaptığım derlemelerde okuntu denilen sözlü davet genelde evlilik faaliyetlerinin birçok aşamasında gerçekleşmekteydi. Okuyucu olarak kadınlar görevlendiriliyordu. Kadınlar genelde maddi durumu iyi olmayan aileyi ve ailenin yakınlarını, görüştüğü kişileri biliyorlardı. Ağzı laf yapan, yolu yordamı bilen bu kadınlar yalnız gidebildikleri gibi genelde kendilerine eşlik eden bir çocuk da oluyordu. Bazen davet tek bir etkinlik olabildiği gibi evlilik takviminin bir kısmı ya da tamamı karşıya iletilebiliyordu. Örneğin: “İsneyn (pazartesi) günü yatak biçilecek, ehad (pazar) günü çeyiz gidecek, isneyn (çarşamba) günü çeyiz serilecek, gelecek hamis(perşembe) günü de düğün olacak.” deniliyor, yer ve saat gibi ayrıntılar veriliyordu. Gidilen ev sahibi okuyucu kadına bulgur, simit (köftelik bulgur) gibi her evde bulunabilinecek zahirelik malzemenin yanı sıra gönlünden kopan başka şeyler de verebiliyordu. Okuyucu kadının görevi çok ama çok önemliydi. Çünkü yanlış bir bilgi ortaya tatsız durumlar, küskünlükler, kırgınlıklar çıkarabilecekti. Gaziantepliler duruma hazırlıklıydı. Çünkü “Düğünü okuyucu boklar” kalıplaşmış sözü nesilden nesile aktarılarak dimağlara iyice yerleşmişti. Kadın davetçi bir tane idi, ona okuyucu deniyordu(bazı yerler hariç) ama erkek davetçiler birden fazla oluyordu. Damadın arkadaşları ve kardeşleri, babası, amcası bu görevi üstlenebiliyordu. Aileden veya aile yakınlarından bir erkek -davet edilecek kişinin konumu, statüsü, yaşı, yakınlığı vs göz önüne alınarak belirleniyordu. Bir sigara veya şeker ikramının ardından davet gerçekleştiriliyordu. Gaziantep kırsalında özellikle köylerde durum biraz farklıydı. Davet edilen- hatırlı- kişilere ayrıca hediye de götürülmekte idi. Hediye genelde bir top (4.5 m) kumaş olup, genelde Gaziantep’in yöresel ipekli kumaşlarından kutnu, meydaniye ve alaca tercih ediliyordu. Elbette başka kumaşlar da verilebiliyordu. Davetlerde ortak nokta iletişimin hemcinsler arasında gerçekleşmesiydi.
Ülkemizin birçok yöresinde karşımıza çıkan davet/davetçi/hediye üçlüsü yörelerde farklı adlarla anılabilmekte idi. Aynı sözcükten türetilen okunculuk, okuma, oku, okuyuculuk, okunculuk sözcükleri davetiyenin yanı sıra davet edilirken gönderilen/verilen hediye/ armağan anlamlarında kullanılmakta idi. Sivas’ın bazı ilçelerinde erkek okuyucuya “mumcu” denildiğini yazılı kaynaklardan öğrenmekteyiz. Yakın akrabadan durumu iyi olmayan bir erkek düğünden bir hafta önce eline kağıt verilerek civar köylere davet için gönderilmektedir. Gönderilen bu kağıta “mum”, getirene de “mumcu” adı verilmektedir. Mumcu’ya herkes kendi durumuna göre bahşiş vermektedir. Düğünün yapıldığı köyde ise mumcu erkek ile aşağı yukarı aynı özelliklere sahip bir kadın düğün ekmeğinin yapıldığı gün-ki perşembe gününe denk gelmektedir- çantasında veya heybesinde taşıdığı kesme şekerleri dağıtarak “Düğünümüz var, buyurun diyerek kadınları davet etmektedir. (Boyraz, 2009:84) Özetle kişiler hem cinsleri tarafından davet edilmektedir. Bir örneğimiz de Ülkemizin batısından İzmir’in köylerinden verilmiştir. Verimli (eski adı Tekke) ve Örencik köylerinde yapılan derleme çalışmasında düğüne çağrının “Bulaşıkçı Kadın” adı verilen kişiler tarafından yapılmasıdır. 1980’li yıllarda kart ile çağrının yaygınlaşmasından sonra bulaşıkçı kadınlar ortadan kalkmamış ikisi birlikte kullanılmıştır. (Balaban, 1983:140)
Yazı uzadıkça uzuyor. Davetiyeleri biliyorsunuz. Şimdilerde nasıl davet edildiğini de.. O zaman yazıyı bitireyim ama nasıl? Acaba yapay zekaya bir davetiye hazırlatsam nasıl olurdu? Ne okuyucu, ne okuntu, ne baskı masrafı, ne kağıt israfı diye düşündüm. Bir tuşla gönderin tüm davetlilere. Altına da bir not ekleyin gelip gelmeyeceklerini iletsinler organizasyon şirketine. Yaşam kolaylaştı mı? Zorlaştı mı?
Hemen ChatGCP’den bana bir düğün davetiyesi metni hazırlamasını istedim. Birkaç saniye sonra davetiyem hazırdı. “Birlikteliğimizi sonsuza dek taçlandıracağımız bu özel günde, mutluluğumuzu sizinle paylaşmaktan onur duyarız.” Düğün yeri, nikah yeri ve saati vs eksiksiz yazılmıştı elbette. Daha şiirsel bir metin istedim şöyle bir metin geldi: Bir sevdaya açıldı iki yürek /Bir ömre söz verildi sessizce../Şimdi vakit, dostlarla bu sevdayı kutlama vaktidir./Hayatlarımızı birleştirdiğimiz bu özel günde, siz değerli dostlarımızı aramızda görmekten mutluluk ve onur duyarız.” Ardından “İsterseniz Antep ağzıyla neşeli bir şey hazırlayayım” diye teklif gelince önce şaşırdım sonra “Lütfen!” dedim. Antep ağzıyla hazırlanan davetiye beni epey neşelendirdi. “Evleniyik.. Oynayak, gülek, doyak..Oynayacan yoksa küserik..”
Kaynaklar:
Ataman, S.Y. Eski Türk Düğünleri, Kültür Bakanlığı.
Ayverdi, İ. Misalli Türkçe Büyük Sözlük.
Balaman,A.R.Gelenekler töre ve Törenler
Bayat, F. Orta Türkçe Sözlük.
Boyraz, Ş. “Okuntu’dan Davetiyeye Bir Dönüşümün Anatomisi”.
Eyüpoğlu, İ. Z. Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü.
Tokuz, G. 20. Yüzyılda Gaziantep’te Eğlence Hayatı.
Kaynak Kişiler: B.Kazaz, N.Sancılı, A.Sancılı, A.Mıhçıoğlu (Değerli dostlarıma çok teşekkür ediyorum)