Helva sözcüğü Arapça kökenli bir sözcük olup “tatlı, şirin, güzel” anlamlarına gelen “hulv” kökünden türemiştir. Arap kültüründe tatlılar için genelde halaviyat sözcüğü kullanılmaktadır. Helvanın yapıldığı ilk bölge olarak Orta Doğu ve Balkan ülkeleri olarak bilinir.
Bilindiği gibi bir toplumun yemek kültürü hayat tarzı ve genel kültürüyle ayrılmaz bir bütündür. Bu bütünün içerisinde “özel gün yiyecek-içecekleri” daha da özeldir. Binlerce yıllık mirasa sahip, çok büyük bir coğrafyada çeşitli, din, dil ve ırkın kaynaştığı Ülkemizde helvalar başlıklı bir konuyu özetlemek hiç kolay değildir. Geçiş dönemleri (doğum, sünnet, askerlik, evlilik ve ölüm vb), Dini bayramlar ve dini kökenli özel günler (Dini bayramlar, kandiller, Muharrem ayı, oruç günleri, Hacı yemekleri, mevlitler, adak yemekleri), Ritüel Kökenli Mevsimlik Bayram ve Günler (Çiğdem, Nevruz, Hıdrellez, koç katımı, saya (Davar yüzü/dölcük), ilk saban izi, göç bayramları gibi tüm tören, kutlamaların ayrılmaz parçası olan helvadan ancak biraz söz edilebilir.
Helvalar, sadece tatlı olmanın ötesinde sosyolojik bir olgudur ve etrafında örülmüş binlerce gelenek, görenek, adet, sözlü ve yazılı kültür ögesiyle çok ama çok önemlidir. Bu nedenle özel günlerin yiyeceği olarak iyi ve kötü günde paylaşılan ortak tat helvadır demek hiç abartılı olmayacaktır. Çünkü helva kültürümüzde bazı günlerde tüketilen bir yiyecekten öte simgeseldir ve insanın doğumundan başlayıp ölümüne, hatta ölümünden sonra da adına yapılmaya devam edilen tek yiyecektir.
Yaygın olarak doğumda, düğün törenlerinde -söz kesme, nişanda, düğün- askere ve hacca uğurlamada ve karşılamada, yol yemeklerinde, mevsimlik bayramların kutlanmasında, ölümlerde karşımıza çıkar. Kullanılan malzemeye, ortama, ortamın amacına göre çeşitli adlar alan helvalar geçen yüzyıllar içerisinde bir hayli değişikliğe uğramıştır. Örneğin çiğdemin ilk görüldüğü çiğdem bayramında, kuzular sütten kesildiğinde bile helva yenir.Bolu/Mengen’de kız istemeye gidilirken mutlaka gözleme (ya da ekmek) ile helva (kara helva ya da nişasta helvası) yapılarak götürülür. Ayrıca yine aynı ilde nişan helvası kayınvalideler tarafından hazırlanarak nişanlı kızlara ikram edilir. Balıkesir’in Gökçeyazı yöresinde de nişanlı çiftlerin arasında nişan sonrasında basma helva yapılır. Halkın daha çok rağbet gösterdiği helvalar arasında irmik helvası, un helvası, peynirli helva, pekmezli helva, tahin helvası, kozlu (cevizli) helva, hac helvası, nişan helvası, ölü helvası, Acele Bacı helvası gibi helvalar sayılabilir.
Güzel günler gibi helva acılı günlerde, cenaze, adak ve hayırlarda özel bir yeri vardır. Örneğin cenaze akşamı helva pişirilmesi, hafızlara ve komşulara dağıtılması tüm yörelerde yaygındır. Ölü helvasına bazı yörelerde “can helvası”, “kazma kürek helvası” da denir. Ölü helvası genelde un ve irmik ile hazırlanır. Çünkü un veya irmik yağ ile kavrulurken çıkan kokunun ölünün ruhuna ulaşacağına inanılır. Ancak bazen cenazelerde çoğunlukla mezarda tahin helvası dağıtıldığı da tespit edilmektedir. Kilis’te eskiden ölünün defnedilmesinden sonra helva ekmek dağıtıldığı bilinmektedir. Burdur köylerinde ölü gömüldükten irmik helvası yapılır, buna “helva karmak” denir, baş sağlığı için gelenlere ikram edilir. İzmir civarında ölümün bazı yörelerde üçüncü, bazen yedinci gününde irmik helvası dağıtılır. İrmik helvasının evden cenaze çıktıktan sonra pişirilip mezardan dönenlere dağıtılmasına da rastlanır. Acele bacı helvası ise adak helvasıdır. Bu toplantıya katılanlar dilekleri olduğu zaman kendileri de helva pişirir, dağıtırlar. Hac helvası azık yemeği olup, uzun hac yolculuğuna çıkacaklar için eskiden yapılan ve bugün anılarda kalan helva pekmez ve unlar hazırlanır.
Helvalar eğlenceler içerisinde de kendisine yer bulur. Bilindiği gibi gece oturmalarında helva çekilir, uzun gecelerde sohbetin güzelliğine tat katar. Hatta helva sohbetleri sadece halkın değil sultanların bile ilgisini çeker. Sultan III. Ahmet’in bizzat kendi sarayında helva sohbeti düzenlediğini biliyoruz. Lale Devri’nde padişahın ve sadrazamın saray ve konaklarda düzenlediği helva sohbetlerinin baş şairi Nedim şöyle demiştir.
“Lâleyi bir gün anmayalım şimdi hele
Kâmlar sohbet-i helva ile olsun şirin”
Osmanlı Sarayı’nda da helva keyfin, sevincin, bilimi, kültürün, şiirin, şarkının, nüktenin, tanışmanın, kutlamanın, tahta geçişin, savaşta kazanılan zaferlerin eşlikçisidir. Sarayda hazırlanan helva çeşitlerinden birkaç örnek vermek gerekirse ilk aklıma gelenler, Bal Helvası, Şeker Helvası, Badem Helvası, Asude Helvası, Helva-i Me’muniye, Hakani Helva, Helva-yi Pişmeni, Helva-yi Sabuni, Helva-yı Güllabiye, Helva-yı İshakiye vb.
Özetle her çağda, her dönemde insanların bulundukları coğrafyadaki, doğadaki ve yaşamlarındaki önemli değişikliklere bir takım tören, kutlama ve yiyecekler eşlik etmektedir. Bu yiyecek ve içecekler biyolojik, fizyolojik gereksinimden öte anlamlar ve mesajlar taşımaktadır.