Mahalle uşakları gündüz sokakta deermeye mum tutturur, çember çevirir, saklambaç oynar, geceleri gak gak oynarlar.
Mere’leri, hör’leri, ceplerinde cıncıklı gülleleri olurdu.
Culluplu gülle oynar, arkadaşlarıyla löce girerdi
Akşam tandıra oturulur, soğuktan çatlamış elleri ve buz kesmiş ayakları ancak o zaman ısınırdı.Tandıra gömülür uyukluya uyukluya büyüklerin haneklerini dinlerlerdi. Hele arada bir hakiye de anlatılırsa vaaay vaaay değme keyfine..
Tandırın ateşi arada bir demir kaşşıkla deşilir,daha da ısınırdı. Yorganı açık bırakana “soottun tandır ööört “denir. Demir kaşşıkla ataş azıycık deşilirdi. O sırada burnuna gelen ateşin kokusu mest eder,uyku ilacı etkisi yapardı.
Tandırın içinde o.urulursa “şiş çakıla gene kim osurdu” denirdi. O.uran müzip müzip gülümser kendini ele verirdi.
Tandırın üstüne üzüm, bastık şire konurdu siniyle amma eyle ne istersen ne kadar istersen yiyemezdin.Ya anan pay eder verir,ya baban gözünün içine bakardı.
Uyku vakti geldiğinde yere döşşekler, minderler açılır, yorganlar tandırın üstünde sırayla ısıtılır,döşşek soğuk ama yorganın sıcağı sen uykuya dalana kadar idare ederdi.
Uyuyana kadar anlatılan hakiyeleri canlandırır,caazi gariden korkar,yallı kurtu gözünün önüne getirir,padişaha “niye bu kadar iş çıkarıyor oğlana “diye kızar ,kızı alamayan oğlana üzülürken deriin bir uykuya dalardı.