Kelimenin kökeni eski Türkçede Teğir (Döndürmek) fiilinden geliyor, halk dilinde ifade değirmen olmuş, gıda için öğütülecek ne varsa değirmende öğütülüyor, Türkiye’nin gündemi de öğütücü yapısı ile kelimelerle ifade edilmeyecek kadar geniş kapsamlı…
Bir önceki sayımızdan sonra ekonomide yaşanan gelişmeleri kronolojik sırayla hatırlayalım isterseniz,
•Şubat ayında Para Piyasası Kurulu toplanmadı, kurul toplanmadı ama dolaylı faiz indirimi olarak algılanan TL Mevduat faizlerinde stopaj %5’ten, %15’e yükseltildi. Bu şekilde mevduat getirileri bir miktar azalarak oradan çıkan paranın piyasaya can suyu olması bekleniyordu, ancak bu para döviz ve altına gitmiş gözüküyor.
•Ocak sonu cari açık yıllık 82.16 mia usd oldu, sanayi üretimi yüksek seyreden faizler ve bankaların devam eden regülasyonları nedeniyle biraz geriden geliyor, bunu doğrulayan bir gösterge olarak ithalattaki ara malı yerine en yüksek ithalat kalemi binek araç oldu. Lüks tüketim ithalatı diri tutmaya devam ediyor. Tabiki bu durumun nedenlerinden birisi de döviz kurunun yaklaşık 1,5 yıldır artmaması.
•Merkez bankası 2025 yılı ilk enflasyon raporunda 2025 enflasyon hedefini %21’den %24’e çıkardı. Aşağıda ifade edeceğimiz İBB’ye yönelik operasyonların sonuçları, beraberinde elektrik ve doğalgaza gelen zamlar ile birlikte, Nisan ayında yaşanan don felaketi ile gıda enflasyonu da bu değirmene su taşıyacak gibi gözüküyor. Kişisel tahminim bu yılın enflasyonunu kesinlikle %30’un üzerinde olacak gibi gözüküyor, Enflasyonun beklentilerin yada TÜİK verilerinin üzerinde seyretmesinin en önemli sıkıntısı nedir biliyor musunuz? Özel sektör bu enflasyon hedeflerine inanmadığı için mevcut TL kredileri nasıl olsa enflasyon düşmeyecek diye iştahla kullanıyor, sonrasında şirketin nakit akışı bozulup ortakların yeterli gücü yoksa ya firma batıyor ya da ödenen faiz maliyete eklenip yeniden enflasyona dönüşüyor. Bu sarmaldan çıkmak hiçbir ülke için kolay olmuyor.
•Şubat sonunda TCMB yurtiçinde getirilen ihracat bedelinin TCMB’ye mecburi satış oranını %30’dan %25’e çekti. Olumlu bir adım olarak ihracatçı firmaların hanesine yazıyoruz.
•Mart ayı başında yabancı para kredi büyümesi oranı aylık %1’den %0,5’e çekildi. Bu durum şubat ayında ihracat bedelinin TCMB’ye daha az satılmasının olumlu adımını ezdi geçti, ihracatçı sanayicinin rekabette maliyeti konumlandırma anlamında en makul destekçisi yabancı para krediydi, bu kararla o da elinden alınmış oldu, özellikle Gaziantep bu konuda ciddi sorunlar yaşıyor, Eximbank bu durumu bir miktar kompanse edebilir ama orada da kaynak sınırlı neticede, isteyen istediği kadar nakde ulaşamayınca, tabana yaygın kredi hedefi nedenyiel ulaşabilenlerinde tutar işini görmüyor.
•Mart ayı PPK toplantısında 250 baz puan indirim geldi, haftalık borçlanma faizi %42,5’e geriledi.
•Konut satışları Mart ayı itibariyle artmaya devam ediyor, şahsi gözlemim; özellikle 3 büyükşehir harici olan, iç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 3 mio TL’ye kadar olan gayri-menkullerde alış-satış hızı çok arttı, özellikle ilk evini alan tüketici faize, masrafa veya başka bir gidere bakmadan “Alalım evi, birazını beklenen reel enflasyona ödetiriz.” Mantığı ile bankalara koştu, bu yaklaşımı destekliyor ve doğru buluyorum.
•Altın ons fiyatı rekorlar kırmaya devam ediyor, bu yazının kaleme alındığı anlarda ons altın 3.326 USD seviyelerinde, gram altın fiyatı ise; 4.100 TL seviyelerindeydi, ABD-Çin-AB bölgesinde yaşanan vergi tarife değişiklikleri ile yaşanan belirsizlikler, Suriye başta olmak üzere Ortadoğu gerginlikleri, Merkez bankalarının tavrı, tüm dünyada altına olan talebi arttırdı. Ülkemizde tahmin edilen yastık altı altın değerinin 400 mia USD civarlarında, geçmiş yıllarda olduğu gibi mevcut iktidar döneminde de defalarca “Sistem dışındaki altınların piyasaya kazandırılması.” Yönünde çalışmalar yapıldı ancak her seferinde hüsrana uğradı, son olarak Mart ayında çıkan bir tebliğ ile bankadaki altın alım-satım işlemlerine 0,02 (Binde 2) Kambiyo muameleleri vergisi geldi, mevcutta zaten altın ithalatı ile ilgili kısıtlamalar çerçevesinde fiziki altın piyasadan bir miktar yukarıdaydı, bu kararla makas bir miktar daha açılacak gibi gözüküyor, yasakların, vergilerin, engellemelerin hiçbir şekilde toplumu terbiye edemeyeceğini anlamıyoruz, anlamak istemiyoruz. O zaman fiziki altın alıp saklama işi aynen devam edecek artarak hem de…
•Ekrem İmamoğlu’nun diploma iptali sonrası gözaltına alındı, aynı gün öğle vakti usd 41 TL seviyelerini gördü, ciddi bir yabancı çıkışı yaşandı, TCMB çıkan para yerine USD satışı ile piyasayı dengelemeye çalıştı. BIST devre keserek alım satımı durdurdu, swap faizleri %176’yı gördü, yaşanan bu süreçte hafta sonu Ekrem İmamoğlu tutuklandı, sonrasında yaşanacak kur ataklarını durdurmak için yaklaşık 45 mia USD satış oldu, TCMB olağanüstü toplantı ile %44 olan gecelik borç verme faizini %46’ya yükseltti. Bu durum mevduat faizlerini yukarı yönlü hareket ettirdi, Türkiye’nin CDS primi ilerleyen günlerde 378 seviyelerini gördü, bu yazının yazıldığı günlerde 323 seviyelerinde, sendikasyon maliyetleri ve bununla birlikte swap maliyetlerinin yukarı gitmesi ile TL kredi faizleri sert yükseldi, Rotatif kredi faizleri tekrar 50 puan üzerine, spot kredi faizleri 55 seviyelerine taksitli kredi faizleri ise 50 seviyelerini gördü.
•2025 ilk üç ay bütçe açığı 710,8 mia TL, harcamaların %15’i, bütçe açığının %65’i ne yazık ki faiz giderinden kaynaklanıyor, bu durumdan çıkılabilecek her adımda önümüze yeni engeller ve sıkıntılar çıkıyor, enflasyonun düşmesinin en hızlı yolu kamu harcamalarının azalması, ama bu konuda program başından bu yana elle tutulur bir ilerleme gözükmüyor. Vergi gelirlerinin %72’sinin dolaylı olduğu bir sistemde ne gelir dağılımı adaleti oluyor, ne orta sınıf büyüyor, ne de doğru yatırımlar yapılıyor.
•Olaylar sonrası yapılan ilk PPK toplantı sonuçlarına göre gecelik borç verme faizi %46’dan 49 a, politika faizi 42,5’ten 46 ya yükseldi, gerginlik sonrası hızlı hareketle yukarı giden kredi faizleri, malumun ilanı ile bir adım daha yukarı gidecek gibi gözüküyor.
Bu yazımda son 3 ayın kısa bir ekonomik silsilesini sizlerle paylaşmak istedim, umarım sonraki 3 ayda güzel şeyler, kötü şeylerden daha fazla olur…