Yorgunuz. Bir süredir çok yorgunuz, yeni değil, çok uzun zamandır böyleyiz.

Ülkemizde son günlerde yaşanan pek çok olaya kırgın, endişeli ve öfkeliyiz. Bu durum bireylerin psikolojik sağlamlıklarını ve ruh sağlıklarını ciddi biçimde etkiliyor. Pandemi, deprem, ekonomik zorluklar ve canımızı çok derinden acıtan çocukların hayvanların güvenliğini sağlayamama korkuları hayata dair umut ve neşemizi alıp götürüyor sanki…

Temelde güvenmeye ve güvende olmaya ihtiyacımız var.

Güvenliği tehdit eden olaylar bireylerde sürekli bir kaygı ve endişe haline yol açar. Günlük yaşamda ‘güvenli alan’ olarak algıladığımız yerler ve koşullar artık güvenli gelmeyebilir. Güvenlik hissinden yoksun olmak, elimizin kolumuzun bağlı olduğu bir çaresizlik hissi yaratabilir. Çaresizlik ve belirsizliğin uzun süre devam etmesi kronik strese neden olmakta ve ruh sağlığını derinden etkilemektedir. 

Stres devam ediyorsa beynim sürekli tetikte.

Beynimiz yaşamın her alanında bizi korumak için mucize bir görev yapar. Stres hormonlarındaki artış beynimize ‘savaş ya da kaç’ yani kendini korumalısın emri vererek vücudu savunmaya geçirir. Zamanla stres gerçekten savaşmayı ya da kaçmayı gerektirmese de beden sürekli teyakkuz halinde olur, dingin ve sakin kalamaz ve her an tehlikenin geleceğini düşünerek kronik bir stres ve kaygı yaşar. Kronik stres beynimizin kimyası ve çalışma şeklini bozar. Günlük hayattan keyif alamaz hale gelebilir, sıklıkla kaygı ve panik duyguları hissedebilir ve sürekli felaket senaryoları üretebiliriz.

Toplumsal açıdan dayanma gücümüzü artırmaya ve destek olmaya ihtiyacımız var.

Zorlayıcı dönemlerde ruh sağlığını korumanın en önemli adımlarından biri toplumsal dayanışmayı artırmaktır. Bahçemizdeki ağacı korumak, sokağımızdaki kediye bakmak, sivil toplum kuruluşlarında toplumun ihtiyaç duyduğu desteği verebilenlerin minik bir parçası olmak iyileşmeyi getirir. Değişimin bir parçası olduğumuzda çaresizlik hissini azaltabilir ve umut hissedebiliriz. 

Topluma destek vermek kendi iyilik halimize destek vermekle de mümkündür. Pozitif ruh sağlığına sahip bir toplum, kişilerin ruh sağlığına önem vermesi ile başlar. Ruhsal iyilik hali; ruh-beden-zihin dengesinin farkındalığı, duygunun varlığının kabulü ve uygun yolla dışa vurumu ile mümkün olur. 

Günlük hayatta stresle baş etmek ve psikolojik sağlamlığı güçlendirmek için öneriler;

  • Aşırı bilgi yüklenmesinden kaçının. Günlük hayatta haberlerin akışı ve sosyal medyada sizi tetikleyen haber içerikleri ile ilgili kısıtlamalar yapın. Duyarlı kalıp çözümler üretmek kadar fazla bilgi zehirlenmesinden korunmaya da ihtiyacımız var.

  • Günlük yaşantınızda kısa molalarınız olsun. Size keyifli gelen rutinlerinize bağlı kalmaya çalışın, rutinler güvenlik hissinizi artıracak ve günlük hayatta ihtiyaç duyduğunuz ‘şimdi buradayım ve şu an her şey yolunda’ düşüncesini hissetmenizi kolaylaştıracaktır.

  • Fiziksel aktiviteler dopamin salgılamanıza neden olur. Beden ve zihin arasındaki ayrılmaz bir bağlantı vardır. Bedeniniz kendiniz iyi hissettiğinde zihniniz rahatlayacaktır. Düzenli fiziksel egzersiz yapmak, iyi ve rahat bir uyku ihtiyacını karşılamak ve sağlıklı beslenmek stresle baş etmenizi kolaylaştırır. Meditasyon, doğa yürüyüşleri, nefes egzersizleri gibi rutinler kaygıyla baş etmenizi sağlayacaktır. 

  • Mutlu olmaya değil canlı hissetmeye odaklanın. Mutluluk tıpkı üzüntü gibi bir duygudur ve tüm duygular geçicidir. Kısa süreli bir mutluluk hazzındansa uzun süreli bir canlılık hissine odaklanın. Size ne canlı hissettiriyorsa bu deneyimi tekrarlayın. Sessizce içilen çaylar, keyifle pişen bir kek, en sevdiğinizle yapılan bir sohbet, çocuğunuzla oynadığınız kahkahalı bir oyun, günübirlik yapılan seyahatler…

  • Güçlü sosyal ilişkilerinize öncelik verin. Yakın arkadaşlar, güven duyulan kişiler, size iyi gelen insanlarla rutinlerinizi devam ettirin. Zor zamanlarla ilgili yaşadığınız zor duyguları paylaşın.

Uzun zamandır zorlanıyoruz, belirsizlikler yaşıyoruz, kaygılanıyoruz ve endişeleniyoruz. Böyle zamanlarda toplumun iyileşmesi için hem topluma destek vermeli hem de ruh beden zihin dengemizi koruyarak toplumun iyileşmesindeki rolümüzü hatırlamalıyız. Psikolojik açıdan sağlam olmak kısa sürede olabilecek bir durum değil çabayla uzun vadede gelişen bir sonuçtur. Her şeyi onarmak mümkün, umutla ve kendimizi koruyarak…