Ülkemizde her gün yeni bir gündemle karşılaşırken, biz de dergimizin periyotlarına uygun şekilde, uzun süre elinizden düşürmeden keyifle okuyacağınız yeni sayılar hazırlamaya devam ediyoruz.
Dijital içeriklerin, sosyal medyanın ve çeşitli platformların öne çıktığı bu dönemde, siz değerli okuyucularımız için dergimizin internet sayfasını yeniledik. Bununla da yetinmeyerek sosyal medya hesaplarımızda da kapsamlı bir güncelleme yaptık. Röportajlarımızın online ortamda da sizlere ulaşabilmesi için yeniliklerimizi sürdürmeye devam edeceğiz.
2024 yılının son sayısında, 2025 yılı asgari ücret ve enflasyon beklentilerinden bahsetmiştik. Asgari ücrete yapılan %30 oranındaki zam, birçok kesim tarafından yetersiz bulundu. Önceki köşe yazımda şu cümleleri dile getirmiştim:
“Artış ne kadar yüksek olursa olsun, birçok çalışan Ocak ayı maaşını almadan, Aralık maaşıyla eksiye düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.” Şimdi, %30’luk bir zamdan sonra bu cümleyi tekrar ele alalım. Eğer %30 değilde asgari ücrete %50 ya da %60 zam yapılsaydı, bu durum enflasyonu tetikleyecek aynı oranda piyasaya yansımayacak mıydı? Çalışanlar yine Ocak maaşı ellerine geçmeden eksiye düşmeyecek miydi? Bu nedenle, zam oranının yüksekliğinden çok, zammın ardından oluşacak piyasa denetimlerinin artması, ekonomik ferahlama süresinin kısalması ve bunun kalıcı hale getirilmesi esas hedef olmalıdır.
İşveren açısından baktığımızda ise içinde bulunduğumuz durum farklı bir tablo çiziyor. Her firmanın kârlılığı kendi dinamiklerine bağlıdır. Ancak genel olarak, 10 çalışanı olan bir firmanın %30 oranındaki zammı karşılayabilmesi için ürettiği veya sattığı ürünlerin bu maliyeti dengelemesi gerekir. Eğer bunu başaramazsa, işletme 10 kişilik kadrosunu 7’ye düşürerek daha az üretim ve satış yapmaya çalışacaktır. Verimlilik bu dönemin en önemli figürü olmaya devam edecek gibi gözüküyor.
Umarım, hem işçi hem de işveren için bu zorlu dönemleri geride bıraktığımız, huzurlu bir yeni yıl bizi bekliyordur.
Bu sayımızda dergimizin kapak konuğu, Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak. Türkiye’nin dört bir yanında, market raflarından aşina olduğumuz Balparmak’ın hikayesini, Sayın Özen Altıparmak’tan dinlemek büyük bir keyifti. Kendisine teşekkür ediyoruz. Eminim sizler de bu satırları okurken aynı duyguları paylaşacaksınız.
Kapak konuğumuzun dışında, yine birbirinden değerli isimlerle röportajlar gerçekleştirdik.
“Gaziantep benim ikinci evim!” diyen Bilge Kuru ile ilk kez Başarılı İş Kadınları Platformu (BİKAP) vesilesiyle Gaziantep’te tanışıp bir röportaj yapmıştık. Uzun bir aradan sonra, Projenehane’nin Gaziantep’te düzenlediği göz alıcı bir organizasyonda tekrar bir araya geldik. Enerjisini hiç kaybetmediği gibi daha da artıran Bilge Kuru’ya bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Ayrıca Marsch Sigorta ile risk yönetimi konusundaki çalışmalarını ve sektörle ilgili gelişmeleri Zeki Kumru’dan dinledik. Bu önemli röportaj, Face Dergisi’nin “okunması gerekenler” listesinde yerini aldı.
Kıymetli köşe yazarlarımızın yazıları sayfalarımızı süslemeye, sizlerin kafasındaki bazı soruları cevaplamaya devam edecek. Özellikle son yılların önemli konularından olan “Bankalar ile ilişkiler ve kredi süreçleri” ile ilgili keyifli bir yazı ve son dönemin en özel haberleriyle sizleri Face Dergisi’nin dopdolu içeriğiyle baş başa bırakıyorum.
Sağlıcakla kalın.