Son dönemlerde beslenme uzmanlarına başvurular incelendiğinde karşımıza çoğunlukla başvuru şikayeti olarak fazla kilo ve buna bağlı meydana gelen komplikasyonlar çıkıyor.

Beslenmenin buradaki rolü oldukça büyük fakat bununla beraber hayatımıza yerleşmiş olan teknolojik rahatlıklar ile hareketsizliğin artması da bunu tetikleyici özellik gösteriyor. Teknoloji, bir yönden hayatı kolaylaştırırken diğer yönden hedeflere ulaşma döneminde de büyük bir hız beklentisi yaratıyor. 

Peki bir bebeğin anne karnında büyüme eğrisi 9 aydan 5 ay gibi kısa bir süreye düşebiliyor mu? Veya bir kanser tanısı almış bir hastanın iyileşme süreci teknolojiye bağlı mı hız kazanıyor yoksa hastalığın vücuttaki seyrine göre mi değişiyor? Düşündüğümüzde hepimizin ortak bir noktada buluşacağına oldukça eminim. Burada asıl bahsetmemiz gereken nokta, her bedenin tedaviye verdiği yanıt farklı olacağı gibi, her bedenin kilo veriş hızı da birbirinden farklı olacaktır. 

Popüler diyetler beslenme listelerimizde sıklıkla yer almaktadır. Popüler diyetlerin sürdürülebilirliği tartışma konusu olurken, hangisini uygulamak ne derece doğru bir çözüm olacak biraz bundan bahsetmek istiyorum. Bir programa dahil olduğunuzda bilmeniz gereken bilimin sürekli değiştiği ve kendisini güncellediğidir. Yani bugün yumurta ile ilgili kesin tüketmeniz gerekiyor dediğimiz bir bilim yıllar sonra asla noktasına ulaşabilmektedir. Çünkü bu değişim teknoloji gibi hızlı ilerlememekte insan bedeni üzerinde yıllar içerisinde verdiği tepkilere göre şekillenmektedir, unutmayalım. 

Ketojenik beslenme, Intermittent fasting dediğimiz aralıklı oruç, Düşük karbonhidrat yüksek protein beslenme, akdeniz tipi beslenme, karnivor diyeti, eliminasyon diyeti gibi sayısız beslenme modelini sıklıkla duyuyoruz. 

Peki bu diyetler içerisinde hangisi size uygun? Tercihiniz ne olmalı? Doğru soru ne olmalı? 

Bir beslenme modelini tercih ederken sürdürülebilir olmalı. 

Longevity dediğimiz sağlıklı, uzun yaşamı benimsemenize yardımcı olmalı. 

Bağırsak sağlığınızı destekler olmalı. 

Size uygularken besinlerden tamamen vazgeçmenizi söylememeli, yavaş geçişler yapmalı, sinir siteminizi desteklemeli.

İçinde bulunduğunuz sürece uyum sağlamalı. 

Ketojenik beslenme modeli, daha önceleri epilepsi hastalarında tedavi yöntemi olarak kullandığımız bir diyet modeli iken, son dönemde sağlıklı karbonhidrata ulaşmakta güçlük yaşayan danışanlar için bir zayıflama diyeti olarak kullanılmaktadır. Beyin’in kullanımı için günlük 30-40 gram karbonhidratı bedene vermeyi esas alan, kalan enerji kaynağını yağ ve proteinden sağlayan bir beslenme modelidir. Uygulanabilirliği son dönemde ulaşabildiğimiz besin kaynakları oldukça arttığı için kolaylaşmış gibi görünse de tüm aile bireyleri ile beraber aynı sofrada buluştuğumuz düşünülürse sürdürülebilirliği kısıtlı kalabilmektedir. 

Aralıklı Oruç olarak çevirdiğimiz intermittent fasting beslenme modelinde belirli zamanlarda beslenmenin gerçekleştiği, izin verilmeyen zaman aralıklarında enerji içeren hiçbir besin kaynağının kullanılmadığını görürüz. Yani kalorisi olan hiçbir yiyecek veya içecek aralıklı beslenme zamanında değilsek tüketilmez. Bedenin insülin salınımını dengelemeyi esas alan, kandaki şekeri düzenlemeyi hedefleyen bir beslenme modelidir ve ketojenik diyet gibi zayıflama yöntemi olarak sıklıkla kullanılmaktadır. 

Akdeniz tipi beslenme, sebze ve meyve tüketimini esas alan, protein sınıfından ise beyaz et grubu ile bitkisel protein kullanımını destekleyen, beraberinde bitkisel yağ kullanımı yaparak sürdürülebilir bir beslenme stilini oluşturan bir modeldir. Longevitiy – sağlıklı uzun yaşamı destekleyen bir diyet modeli olduğu için son dönemde yeniden trend olma yolunda ilerlemektedir. 

Karnivor diyeti, beslenmede tamamen hayvansal ürün kaynaklı besin tüketimine izin vermekte olup, benim için sürdürülebilirliği son derece düşük bir beslenme trendidir. Zayıflama diyeti olarak değil de daha çok vücudu şaşırtmak için kısa süreli yapılabilmektedir. 

 Eliminasyon diyeti, Besinlerin belirli bir süre ile beslenmeden çıkarılması mantığını esas alan, dönemsel olarak glüten kullanımı veya laktoz ürünleri kullanımını engelleyen daha mevsimsel beslenmeyi esas alan ve sürdürülebilirliği akdeniz tipi beslenmeye yakın olan sağlıklı yaşamı gaye edinen bir beslenme modelidir. Burada antiinflamatuar besinlerin kullanımı daha sık arttırılabilirken, beslenmede otoimmün hastalıklara sebep olabilecek besin grupları diyetten çıkarılmaktadır. 

Bir beslenme uzmanı olarak, yıllar içerisinde danışanlarımı ikna etme çabam hep sürdürülebilirlik üzerine olmuştur. Çünkü bizler aile birlik bütünlüğünü sofralarla bağdaştıran bir kültüre sahibiz. Burada uygulamamız gereken yaşam tarzımıza uygun yavaş geçişlere sahip sürdürülebilir beslenme modeli olmalıdır. Tek tip bir beslenme modelini benimsemek yerine vücudunuzda kendi sağlığınızın takipçisi olmalı ve bedeninizi gözlemlemelisiniz. Sağlığınızın takipçisi olun. Her gördüğünüz spor modeli size uygun olmayacağı gibi her beslenme modeli de size uygun olmayacaktır. Önceliğiniz sağlığınız, sonrasında bedeninizde sürdürülebilirliği olmasıdır.