MUSTAFA TOPÇUOĞLU KİMDİR
Mustafa Topçuoğlu 29 Ekim 1961 yılında Kilis’te dünyaya geldi. İlkokul eğitimini Kilis’te tamamladıktan sonra babasının işi gereği Gaziantep’e gelerek orta ve lise eğitimini de Gaziantep’te yaptı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesini bitiren Mustafa Topçuoğlu aile şirketlerinde bir dönem çeşitli bölümlerde görev yaparak iş hayatına başladı. Mustafa Topçuoğlu için asıl iş yaşantısı 1983 yılında işe başladığı Gülsan Sentetik Dokuma A.Ş. oldu. İş dünyasıyla ilgili birçok tecrübe ve bilgi birikimine burada kavuşan Mustafa Topçoğlu pazarlama ve satış bölümlerinde uzmanlaştı. Zaman içerisinde gösterdiği performans üzerine Satış Müdürlüğü görevine getirilen Mustafa Topçuoğlu, ardından yönetim kurulu üyeliğine, amcası Naci Topçuoğlu’nun vefatının ardından 2008 yılında Gülsan Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine geldi. İş yaşamında ciddiyeti ve kararlılığıyla tanınan Mustafa Topçuoğlu evli ve dört çocuk babasıdır. İş yaşamına paralel olarak GAGİAD 3. dönem Yönetim Kurulu başkanlığı görevini yapan Mustafa Topçuoğlu halen Türkiye Odalar Borsalar Birliği Sanayi Konseyi Başkan Yardımcısı ve GSO Meclis Başkanı görevlerini de yürütmektedir.Gülsan Holding tarafından yaptırılarak Gaziantep Üniversitesine bağışlanan Naci Topçuoğlu Meslek Yüksek Okulu yanında otomotiv sektörüne yönelik yapımı süren Ali Topçuoğlu Endüstri Meslek Lisesi halen eğitim öğretim faaliyetlerini sürdüren Vedat Topçuoğlu Anadolu Lisesi eğitim alanında Gülsan Holding’in kentimize kazandırdığı önemli kurumlardır. Bugün 4. Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mustafa Topçuoğlu Camii de yine Gaziantep’e sosyal alanda yapılan en önemli hizmetler abideleri arasında yerini almıştır.

 

Gaziantep’in sanayi alanında dünyaya açılan en önemli pencerelerinden birisi olan Gülsan Holding’in ilklere attığı imza ülkemizin gelişmesi ve kalkınmasına sağlanan en önemli destekler arasındadır. Bu ay siz değerli okurlarımız için Gülsan Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Gaziantep Sanayi Odası Meclis Başkanı Sayın Mustafa Topçuoğlu ile gündeme ilişkin birçok konuyu masaya yatıracağız, ülkemizin gelişmesi ve kalkınması yolunda atılması gereken adımları konuşacağız ve Gülsan Holding’in başarı sırlarının reçetelerini öğreneceğiz.

 

Sayın Mustafa Topçuoğlu bizlere bu yoğun iş temponuzda zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz. Son dönemlerde yaşanan olayları yakından izliyoruz. Sizce Türkiye nereye gidiyor, dünya nereye gidiyor?

Gelişen teknoloji sayesinde dünyanın neresinde olursa olsun yaşanan bir olay anında bilgi olarak önümüze gelmektedir. Bugün sadece Türkiye çevresinde değil, dünyanın birçok bölgesinde uluslararası birçok sorun yumağı bulunuyor. Ancak Ortadoğu’da ki sorunlar bizi yakından ilgilendirdiği için önceliğimiz bu sorunları mercek altına almaktır.Bu sorunların bizleri, ülkemizi ve ekonomimizi nasıl etkileyeceğini hesap ederek ona göre yol haritaları geliştirmektir. Türkiye’nin çevresinde yaşanan olaylar ortada. Bu olayların önlenebilmesi için yürütülen çalışmaları da hepimiz yakından takip ediyoruz. Ancak bilinen tek gerçek her ülke kendi vatandaşının geleceğini en iyi şekilde sağlayabilmek için dünyadaki kısıtlı doğal kaynakları en iyi şekilde kullanma çabasında. Bir sanayici, bir iş adamı olarak çevremizdeki temel sorunun enerjiye dayalı sorunlardan kaynaklandığını düşünüyorum. Dünya yer altı zenginliklerinin en büyük rezervleri bu bölgede yer alıyor. Bizlerde ülke olarak yaşanan olaylar karşısında tedbirlerimizi almak, ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini ön planda tutmak zorundayız. Elbette güçlü bir siyasi istikrarın sağlandığı Türkiye’de güçlü ve dinamik bir ekonominin varlığı da inkâr edilemez. Komşu ülkelerle sorunların diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğine inanıyorum, önümüzdeki süreçte de bunun böyle olacağını hep birlikte göreceğiz.

Sayın Topçuoğlu, yaşanan bu olaylardan ülkemiz ekonomik yönden nasıl etkilenir, en az zararla kurtulmak için neler yapılmalıdır?

Türkiye vizyonu olan ve ortaya 2023 gibi büyük bir hedef koymuş, dünyanın en hızlı büyüyen 10 ekonomisinden birisine sahip genç, dinamik bir ülkedir. Ortadoğu’nun lider ülkesi olma yolunda hızla ilerlerken dünyanın da lider ülkeleri arasında ki yerini almaya çalışıyor. Doğru diplomasi, doğru ve kararlı adımla sorunlarla baş edebilecek bir ülkeyiz. İşin üretim ve ekonomik yönünden bakıldığında Türkiye dünyada yaşanan son krizlerden en az etkilenen ülke olma özelliğini taşıyor. Üreten ve ürettiğini uluslararası pazarlarda ihraç eden bir ülkeyiz. Olaya Gaziantep açısından da bakarsanız Gaziantep özellikle Ortadoğu ülkelerinin adeta limanı gibi. Organize Sanayi Bölgeleri ve güçlü yapısıyla birçok sektörde Türkiye’nin göz bebeği. Gaziantep gerek sanayideki krizlerde gerekse ihracatta yaşanan krizlerde krizleri fırsata çevirmeyi öğrenmiş bir kenttir. Bugün komşu ülke pazarlarında sorun olabilir ama unutmayalım ki Gaziantep 175 civarında ülkeye ürettiğini ihraç etmeyi başaran bir şehirdir. Bizlerde ihracat kültürünün gelişmesine paralel olarak ürün kalitesinin de gelişmesi ve dünya standartlarını yakalamış olması önemli. Yani ihracatçılarımız gittikleri her ülkede mutlaka bir pazar bulabiliyor.

 

Elbette iş yaşamınızda benzeri krizleri mutlaka geçirdiniz. Bu süreçlerde neler yaptınız? Başınızdan geçen ilginç bir olayı bizimle paylaşır mısınız?

İş hayatınızda doğru yatırımlar yapmışsanız, doğru ekipler kurmayı başarmışsanız ve özellikle iç ve dış piyasalarda doğru insanlarla çalışıyorsanız krizler sizi fazla etkilemez. Risk almayı bileceğiniz gibi kendinize güvenmeyi ve cesur olmayı da bileceksiniz. Sizlerle yaşamımda risk ve cesaretle ilgili çok önemli olduğuna inandığım bir olayı paylaşmak istiyorum. 1984 yılında Türkiye ile Irak arasında 1 milyar dolarlık petrol karşılığı ticaret anlaşması vardı. Türk şirketleri o dönemde Irak’la iş yapıyordu. Bize de o dönemde bir teleks geldi. Telekste Basra’da bir gübre fabrikasının 10 milyon adet gübre torbası ihtiyacı olduğu yazıyordu. İhaleye girebilmek için ürünün bizzat götürüleceği, orada test edileceği ve test sonrası ihaleye girebilme şartı vardı. O dönemde de Irak ve İran arasında 7 yıl süren Irak-İran savaşı vardı. Savaş Irak’la İran sınırını ayıran Şaddülarab denilen bir nehrin bulunduğu noktadaydı. Bu gübre fabrikası da tam o sınırdaydı. Ben o zaman buradan Ürdün’e uçakla gittim. Bir şoförle bir taksi kiraladım. 1500 kilometre yolu arabayla gittim. Savaş olduğu için birçok noktayı zorlukla geçtik ve akşamüzeri saat 5’te, o fabrikanın olduğu yere ulaştım. Oradaki yetkililer mesainin bittiğini, geceyi ancak orada bulunan bir sığınakta geçirebileceğimi söyledi. Geceyi bomba ve silah sesleri altında sığınakta geçirdim. Sabah olduğunda ihaleye gelen benden başka kimsenin olmadığını gördüm. Savaş var diye dünyanın hiçbir yerinden kimse gelmemişti. Numunelerimizi denedik, teklifimizi verdik ve 10 milyon adet torba ihalesini aldım. Bu sipariş bizim fabrikanın bir yıllık üretim kapasitesine denkti. Üç milyon iki yüz altmış bin dolarlık bir işti. Bizim için çok büyük bir rakamdı. Yeri geldiğinde risk almak ve cesur olmak zorundasınız. Ondan sonraki dönemde savaşın bitmesiyle birlikte, on yıl süre ile aynı firmaya mal verdik. Bunun nedeni ise doğru zamanda, onların istediği ve ihtiyacı olan zamanda orada olmamızdı. Bundan dolayı cesaretle kararlar almak zorundayız. Azimli olacağız, araştırmacı olacağız, başkalarına ne iş yaparsak yapalım fark yaratmamız gerekiyor.

Gerçekten etkileyici bir anı, bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz. Biraz da Gülsan Holding’e gelelim. Sektöründe önemli bir noktada ve binlerce insan için iş ve aş kapısı. Gülsan Holding’in özellikle halı sektöründe meydana gelen gelişimin lideri olduğunu biliyoruz. Bünyesindeki Kaşmir Halı’da kuruluşundan kısa bir süre sonra dünya markası olmayı başardı. O dönemde bu başarılar için Gülsan Holding nasıl bir adım attı?

Hangi sektörde olursanız olun kendinizi ve makine parkurunuzu yenilemek, sektörle ilgili gelişmeleri yakından takip edip bünyenize alarak uygulamak zorundasınızdır. Yenilenmeyen yenilir diye bir söz var. Bu sadece insanlar için değil, bütün sektörler içinde geçerlidir.

Gaziantep Sanayi Odası 1993 yılında Avrupa’da düzenlenen makine fuarına bir gurup sanayicimizi götürdü. Bizlerde bu organizasyonun içerisindeydik. Fuarda makine üreticileri sunumlar yaparak makinalarını tanıtıyordu. Bir sunum bizim dikkatimizi çekti. Anlatılan ürün polipropilen iplik idi. Avrupa’da ki, dünyada ki pazarlara baktığımızda bu ürünün büyüme oranı %13-14’lerdeydi. Polipropilen Halı sektöründe kullanılan bir ipliktir. Halı sektöründeki sanayici arkadaşlarla görüştük. Onlar bu ürünün pek makbul bir ürün olmayacağını, ülkenin alışkanlıkları olduğunu böyle bir ürüne ihtiyaç olmadığını söylediler. Türkiye’ye geldik buradaki firmalarla da görüştük. Onlarda bu ürünün doğru bir ürün olmayacağını, Türkiye’de ve Gaziantep’te sektörle ilgili hazır bir düzen olduğunu ve bu düzenin dışına çıkmaya gerek olmadığını söylediler. Fakat Avrupa’da yaptığımız incelemelerde bu ipliğin tüketimi yıllık yüzde on beş büyüme hızıyla artıyordu. Biz orada cesaret göstererek risk aldık gerekli yatırımları yaptık ve bu ürünü üretmeye başladık. İlk ürettiğimiz ipliği bir halı firmasına 1994 yılında götürdüm ve özelliklerini anlatırken firma sahibi bana “Sen bu polipropilen ipliği boş ver bundan halı olmaz. Sen söyle bakalım ne içersin” dedi. Bu sözler karşısında gerçekten şok oldum. Yaptığımız büyük yatırım sonucu elde ettiğimiz bu ürünü satmamız lazımdı. Bu durum karşısında yeni bir karar alarak bir dokuma tezgâhı kiraladık. Uzmanlarla çalışarak, 25 gün sonra polipropilen ipliğinden yapılmış olan halıyı yere serdik. Tezgâhı kiralarken firmanın parasını peşin vermiştik. Tezgâhın sahibi paramızı iade ederek bu ipten satın almak istediğini söyledi. Elde ettiğimiz sonuç, cesaretle hareket etmemizin, yaptığımız işin detayını çok iyi bir şekilde bilmemizin sonucuydu. 1994 yılında Gaziantep’in halı ihracatı 30 milyon dolardı ve %85-90’ı akrilik iplikle üretilir, geriye kalan %10-15’lik kısmı da yün iplikten yapılırdı. Bugün Gaziantep 1 milyar 600 milyon doları buluyor. Bunun yüzde 90’ı polipropilen iplikle yapılan halılardır. Yani işimize odaklanmamız, severek yapmamız ve olayları çok iyi görmemiz lazım. O zaman yaptığımız detaylı incelemelerin, risk alma cesaretinin ve öz güvenin bugün halı sektörünün Gaziantep’te dünya lideri haline gelmesindeki en önemli adımları oldu diyebiliriz.

 

Türkiye ve Gaziantep sanayisinin gelişmesi için sizce neler yapılmalı? Gelişmeleri yeterli görüyor musunuz?

Teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişiyor. Dün yeni dediğiniz bugün eski olabiliyor. Her şeyden önce dünyayı iyi takip etmek zorundayız. Kim, nerede, ne yapıyor, hangi sektörde ne gibi yenilikler meydana geldi, bunları iyi takip edip olayları doğru okumamız gerekiyor.  Türkiye son 13 yılda ekonomik ve sosyal manada çok ciddi atılımlar yapmıştır. Ancak Türkiye’nin belki de en büyük handikapı olarak nitelendirilebilecek bir durumu, katma değeri yeterince yüksek olmayan mallar üretemiyor olmasıdır. Dünya ekonomik değer üretiminin, bilgi ekonomisi çerçevesinde şekillendiği gerçeğinden yola çıkarsak, katma değeri yüksek malları üretmenin ne denli önemli olduğunu daha iyi kavramış oluruz. Yüksek katma değerli mal üretmek için de, AR-GE harcamalarının GSMH içindeki payının artırılması gerekiyor. Özellikle son on yılda Bilim ve Teknoloji Bakanlığının bu konudaki hassasiyetleri dolayısıyla ciddi gelişmeler görülmektedir. Bunun gelecekte daha da artacağına olan inancım tamdır. Aynı durum Gaziantep’imiz için de geçerli. Gaziantep’in de en önemli konu olarak üzerinde durması gereken mesele, katma değeri daha yüksek mal üretmek konusunda eksiklerinin bulunmasıdır. Aslında bu durum sadece ilimiz için değil, tüm Türkiye için de sorun teşkil etmektedir. Rekabet gücünün artırılması yüksek teknolojiye dayalı ihracat kalemlerinin artırılmasına bağlıdır. Bunun için de özellikle ARGE faaliyetlerinin ön plana çıkarılması ve dünya ihracat konjonktürünün iyi takip edilmesi gerekilmektedir. Daha geleneksel ve rutin, emek yoğun malların üretilmesi rekabet gücünü olumsuz etkiler. Bilgiye ve teknolojiye dayalı ürünler rekabette her zaman avantajlar sağlamaktadır. Bu konuda, hem Türkiye genelinde hem de şehrimizde adımlar atılmaya başlanmıştır. Fakat bu durum oldukça uzun soluklu bir süreçtir.  Diğer taraftan önceden firma gücü kapalı alanlar; firmanın kaç metrekare alana kurulu olduğu, inşaat, çalışan sayısı, makine ve tezgâh sayısıyla ölçülürdü. Ancak bu kurallar artık yerini verimlilik, AR-GE başarısı ve İnovasyon, karlılık ve güç birliği oluşturma gibi özelliklere bıraktı. Dünya geneline bakıldığında Türkiye genç nüfusu, sahip olduğu zenginlikleri ve değerleriyle dünya ekonomisinin önemli bir noktasında yer almaktadır. Bunun ekonomistler tarafından iyi okunması, gelecekle ilgili planlamalarda bu kriterlerin göz önüne alınması elbette Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yerini daha güçlü hale getirecektir. Bugün Türkiye’de güçlü bir siyasi irade mevcut ve 1 Kasım seçimlerinden yeni çıktık. Yeni hükümetimizin uygulamaya koyacağı ekonomik politikalar ve reformlar, sanayinin gelişmesine yönelik yeni uygulamalar bu yenilenmenin önünü mutlaka açacaktır.

Sayın Topçuoğlu, Türkiye genç bir nüfusa sahip. Bu durum ise ülkemiz için büyük bir şans. İş hayatına yeni atılacak olan gençlerimize rehber olabilecek neler söylemek istersiniz?

Elbette Türkiye’nin en önemli dinamiklerinden birisi genç ve eğitimli bir nüfusa sahip olmasıdır. Gençlerimizin iş hayatında başarılı olması hepimizin ortak isteğidir.  78 milyon nüfusumuz var, dinamik bir ülkeyiz, jeopolitik olarak dünyada çok önemli bir yerdeyiz. Özellikle Türkiye son on beş yılda yapmış olduğu atakla dünyaya kendini kabul ettirdi. Gençlerimiz gerçekten bu anlamda çok şanslı. Türkiye’de çok güzel bir alt yapı, imkânlar ve fırsatlar var. Bunların hepsinden faydalanabilmek için, gençlerimizin hedeflerinin olması lazım. Gençler gerek ihracat gerekse iç dinamiklerinde çok önemli fırsatları yakalayabilirler. Tabi bunları yapmak için başarılı olmaları lazım. Herkesten farklı işler yapmamız lazım. Neler yaparsak biz bu başarıyı yakalayabiliriz, mutlu olabiliriz, ülkemize faydalı olabiliriz? Önce kendimize güveneceğiz. Gençlerimizin en büyük şansı Türkiye’de üniversite eğitiminin son dönemlerde yaygınlaşmasıdır. Birçok üniversite dünyanın en önemli üniversiteleriyle koordineli olarak çalışıyor. Önce kendilerine bir hedef koymaları gerekiyor. Bu hedefe paralel olarak meraklı, yaratıcı ve vizyon sahibi olmaları gerekir. Günümüzde herkes her işten anlıyor. Gençlerimizin yaptığı iş ne olursa olsun farkındalık oluşturmaları, herkesten farklı bir şeyler yapmaları gerekir. Farklı olmak onları fark ettirir. Günümüz gençliğinin bir işe müracaat ettiğinde alacağı ücret ve oturacağı koltuğu ön planda tuttuğunu görüyoruz. Oysa bir işe müracaat edildiğinde işverene isteklerini sıralarken kendilerinin de o iş yerine yapacağı katkıları göz önüne sermeleri gerekir. Bir elemanın bir iş yerine adapte olması ve kurumsal kültürü öğrenme süreci 1 yıldır. Bu süre içerisinde işveren sürekli elemanına yatırım yapar. Çalışanın performansı ve yetenekleri onu iş yerinde bir yere getirebilir. Onun için gençlerimizin kararlı, azimli, araştırmacı, meraklı, cesur ve işini çok iyi bilen insanlar olması önemlidir. Farkındalık oluşturan kişiler farklı noktalara kısa bir süre içerisinde yükselirler. Tabi en az bir yabancı dili ana dili gibi konuşmaları da önemli. Uluslararası geçerliliği olan İngilizceyi çok iyi bir şekilde konuşmaları ve anlamaları, kendilerini çok iyi ifade edebilmeleri gerekir.

Sayın Mustafa Topçuoğlu sosyal sorumluluk projelerine bakış açınız nedir? Gençlerimiz sosyal sorumluluk projeleri içerisinde yer almalı mıdır? Sivil Toplum Kuruluşlarında görev almalılar mı?

Kurumlar gelişip büyürken kentlere de her konuda destek vermek zorundadır. Kurumların üretim ve istihdam alanında olduğu gibi eğitim, sosyal ve kültürel alalarda da ülke kalkınmasına destek vermeleri gerekir. Gülsan Holding bu anlamda birçok sosyal sorumluluk projesine destek verdiği gibi eğitime olan desteğini de sürekli arttırarak sürdürmektedir. Öncelikle OSB içerisinde inşa ettirerek Gaziantep Üniversitesi’ne bağışladığımız Naci Topçuoğlu Meslek Yüksek Okulu bugün binlerce gencimizin iş garantili meslek edinmeleri için önemli bir kurum olarak eğitim öğretim faaliyetlerini sürdürmektedir. Diğer taraftan otomotiv sektörüne yönelik yapımı süren Ali Topçuoğlu Endüstri Meslek Lisesi halen eğitim öğretim faaliyetlerini sürdüren Vedat Topçuoğlu Anadolu Lisesi eğitim alanında Gülsan Holding’in kentimize kazandırdığı önemli kurumlardır.  Eğitim bizim için çok büyük önem taşımaktadır. Bundan dolayı kurumumuzda çalışanlarımıza çocuk sayısı sınırlaması getirmeden çocuklarına eğitim bursu vermekteyiz. Böylece eğitimli ve nitelikli insan iş gücüne katkı sağladığımız gibi çalışanlarımızın çocuklarının da sağlıklı eğitim almalarını destekliyoruz.

Gençlerimizin olduğu kadar bütün insanların STK’larda görev alması ve sosyal sorumluluk projelerinin içerisinde yer alması önemlidir. Bireyler bu tür oluşumlarda kendilerini geliştirirken büyük bir çevre sahibi de olurlar. Gerek mesleki organizasyonlar gerekse STK’lar toplumsal bütünleşmenin en önemli organizasyonlarıdır.

Sayın Mustafa Topçuoğlu sıcak ve samimi bir sohbet oldu. Son olarak söylemek istediğiniz bizlerle ve okurlarımızla paylaşmak istediğiniz bir konu var mı?

Benim içinde gerçekten güzel bir sohbet oldu. Sizlere teşekkür ediyorum. Başarı, gelişme ve kalkınma, ulusal ve uluslararası arenada söz sahibi olmak istiyorsak önce üzerinde yaşadığımız vatanımıza sahip çıkmak zorundayız. Eğer bağımsız ve güçlü bir ülkemiz varsa başarı daha kolay gelir. Son dönemlerde özellikle Suriye’de yaşanan olayları ve ülkelerinden kopan insanları gözümüzün önüne almalı ve bundan birçok ders çıkarmalıyız. Ben değil biz olmayı başarmalı, toplum olarak ülke olarak kenetlenmeliyiz. Bunları başarıp dünya ülkeleri arasında dimdik ve güçlü durabiliyorsak bireysel başarılarımızda kendiliğinden gelecektir.