Kuş Penceresi

Her pencerenin üstünde bir kuş penceresi, bizim deyişimizle kuş tağısı yapılmıştır.

Bu şimdiki vasistasların işini görebildikten başka, tavanın yüksekliğinden dolayı karanlık kalacak olan odanın üst kısmını aydınlatır ve özellikle yazın odanın içinde tatlı ve yavaş bir esinti ile odanın havasını latif tutar.

Aynı zamanda adıyla müsemma kuşların yuva yapıp, yavru çıkartması için çok uygundur. Kuş yavrulaması evde bereket sayılır, hem de kumruların guguklaması, gelip giderken çıkardıkları kanat sesleri bir eğlence vesilesi olurdu.

Kesme taştan yapılmış olan duvarların kalınlıkları yarım metreden bir metreye kadar olabilir. Bu da hem soğuk sıcak izolasyonu sağlar, hem de duvar kalınlığından doğan ara yer çiçek penceresi olarak kullanılırdı. Duvarın hayada yan avluya bakan yüzünde ahşaptan yapılmış iki kanatlı cam pencere ve iç tarafına yine iki kanatlı ahşap kapak yapılırdı. Bu kapak geceleri kapatılır, çengellenir, böylece ısı ve ses izolasyonu yapılırdı.

Odanın bitişiğine hazna dediğimiz öteberi koymaya mahsus küçük bir oda bulunurdu. Duvar kalınlıklarından istifade edilmek suretile bir çok dolaplar ve yük yerleri konulmuştur ki odanın içinde hiç bir kalabalık ve çıkıntı yapmazlar, hiçbir yer işgal etmezler. Bunlar türlü işlere tahsis edilirler: Yemek dolabı vardır; elbise ve bohça dolabı vardır; döşek yeri vardır ki çok vakit altı da ambar olur. Kübbiye dediğimiz nevileri vardır. Bunlar diğer dolaplardan faklı olarak kapakları tahta değil cam kanatlardan yapılır, içinde üç veya dört raf olur, buraya misafirlik veya sergileme amaçlı çini çanak, bardak sürahi dizilirdi. Bu suretle oda içerisindeki birçok kalabalığın meydandan kalkmasına yararlardı.

Oda kapısından eşkiliğe girilir. Bu kısım, asıl odanın zemininden yirmi otuz santim daha aşağıdadır ve taş döşelidir. Burada ayakkabılar çıkarılır. Böylece oda, çamurdan tozdan korunur. Aynı zamanda bu odaların kapısının altından giren soğuk havayı kırar, yatanın üzerine esmesini engellerdi.

Oda kapısı ahşaptan yapılır dış yüzeyine tudya kaplanır tudyanın yüzü küçük kabara başlı çiviyle şekilli çakılır bir manada kapı yüzüne çiviyle desen yapılırdı. Oda kapıları çift kanatlı olur, iki kanat birden açılmaz tek kanattan girilip çıkılır, ancak temizlik yapılırken ya da büyük bir eşya girip çıkacağı zaman iki kanadı aynı anda açılırdı.

Her iki kanadın da arkasında uzunca ve ucu çengelli demir bir kol bulunur, sabit duran kanadın arka kolu sürekli kapalı durur, girip çıkılan kanadın arka demir kolu gece takılır, yani kapı basırılırdı. Eşiklik, aynı zamanda yıkanma yeridir. Orada hem duş yapılabilir, hem de kışın hayada yani avluya çıkılmıyarak el yüz yıkanabilir. Kullanılan su, sa deliği denilen bir mecradan dışarı akar.

Eşiklikte ekseriya bir eşik mahmili vardır ki yemek dolabı vazifesini görür. Bunun altındaki açık boşluk mahmil altıdır. Leğen, ibrik ve emsali şeyler meselâ çocuğun lâzımlığı burada durur. Ayakkabıları da akşamları çok vakit kaldırılarak oraya dizilir. Mahmilin boş olan üstüne de mahmil üstü denilir. Mahmil üstüne mum kürsüsü, tepsi falan konur. Eşiklikte su deliğinin üstünde köşenin göğüs beraberi bir yerinde ufkî bir üçgen tahta çakılıdır, bu sabunluktur.

Gaziantep Âdetleri

Altı adım alır. Leğen, ibrik ve emsali şeyler meselâ çocuğun lâzımlığı burada durur. Ayakkabılar da akşamdan çok vakit kaldırılarak oraya dizilir. Mahmilin boş olan üstüne de mahmil üstü denilir. Mahmil üstüne mum kürsüsü, tepsi filan konur.
Eşiklikte su deliğinin üstünde köşenin göğüs beraberi bir yerinde ufkî bir müselles tahta çakılıdır. Bu sabunluktur.